Eylem BULDU…
Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim: İktidar, bölünmüş bir muhalefet sayesinde ayakta kalıyor. Bu blok ancak çok sesli, çok kimlikli ve çok merkezli bir muhalefetle aşılabilir. CHP bu ülkenin köklü partisidir; evet. Ancak köklü olmak, sorumluluğu tek başına taşımak anlamına gelmez. Bilakis, bu yükü paylaşabileceği ortakları bulmak, onları aynı masada eşit görmek, en çok da CHP’nin görevidir. Unutmamak gerekir ki; bu mücadele sadece CHP’nin değil, bu ülkede adalet, özgürlük, insan hakları ve laiklik isteyen herkesin mücadelesidir.
Bu nedenle, iç savaşı bırakıp, CHP’nin artık yeni bir sayfa açması gerekiyor. Bu sayfa sadece seçim dönemi kurulan ve seçim gecesi sona eren ittifaklar sayfası olmamalı. Bu kez mesele çok daha büyük: Sistemin dönüşümü, siyasetin demokratikleşmesi ve toplumun yeniden nefes alması için kalıcı, şeffaf ve ilkesel bir birliktelik inşa edilmeli.
Geçmişten Ders Alınmalı
İttifak denince hafızalar hâlâ taze. Daha önce kurulan bazı ortaklıklar, seçim sonrasında yapılan koltuk pazarlıkları, ilkesiz yaklaşımlar ve siyasi fırsatçılıklar, milyonların umudunu zedeledi. Halk, bir gecede değişen duruşlardan ve oportünist çıkarlardan artık yorgun. O yüzden yeni kurulacak her birliktelik, kapalı kapılar ardında değil; halkın gözü önünde, halkçılık ilkesiyle, açıklıkla ve güvenle inşa edilmelidir. Bu kez mesele yalnızca iktidarı devirmek değil; alternatifin daha adil, daha şeffaf, daha halkçı olduğunu gösterebilmek.
Yeni Bir Siyaset Kültürü Şart
Adı ne olursa olsun — ister Türkiye İttifakı, ister başka bir ortaklık — mesele sadece bir “çatı kurmak” değil. Mesele o çatının altına giren her bireyin kendini eşit ve güvende hissetmesi. CHP öncülük edecekse bu sürece, önce bu kapsayıcılığı içselleştirmeli. Bu çatı altında Kürt seçmeni de, muhafazakâr yurttaşlar da, emekçiler de, gençler de, kadınlar da, LGBTİ+ bireyler de kendini bulabilmeli. Bu ittifak, ne bir adım önde ne bir adım arkada; yan yana yürüyenlerin birlikteliği olmalı.
Cezaevleri Bu Tabloya Ayna Tutuyor
Bugün cezaevlerinde siyasetçiler, gazeteciler, öğrenciler, hak savunucuları varsa bu sadece baskıcı sistemin değil; birlik olamayan muhalefetin de sorumluluğudur. Çünkü yalnız bırakılan her mücadele bastırılmaya mahkûmdur. Ama omuz omuza verilen mücadele, en baskıcı rejimlerin bile duvarlarını yıkabilir.
CHP, diğer muhalefet partileriyle birlikte yürüdüğünde, bu ülkenin adalet özlemi karşılık bulur.
Birlikte olunursa, yalnızca seçimler kazanılmaz — cezaevlerinin kapıları da açılır.
Bu saatten sonra halkın beklediği şey, perde arkasında dönen pazarlıklar değil. Halk; açık yüreklilikle yapılan açıklamaları, kararlı duruşları ve güven veren siyasi iradeyi görmek istiyor. CHP eğer gerçekten iktidara talipse, sadece “seçimi kazanmak isteyen bir yapı” değil; ülkenin geleceğini inşa edecek ilkesel bir merkez olmak zorundadır.
UNUTMAYALIM: Bu ülkenin kaderi, yan yana durma cesaretini gösterenlerin elindedir.